Orient in Okzident

Love and live between worlds

Güneşi gören tek boynuzlu at

Bir varmis, bir yokmus, bu dünyada iyiler je kötüler çokmuş…Tek boynuzlu bir At varmış, bulutlarda hoplarmış. Bir bakmışın bulutlar kayıp olmuş. Tek boynuzlu at ağlamaya başlamış. „Ahhh, bulutlar olmasa, artık ne neşe verecek bana?“ Birden güneş önüne çıkmış ve sormuş ki „neden ağlıyorsun?“ „Bulutlar gittdi ve görünmüyor artık, nerede hoplayabilirim ki artık?““Korkma, birazdan gene bulutlar cikar.““Sen nereden biliyorsun bunu, sen güneş sin?“Güneş  bir güldü ve dedi:“Görmüyormusun, ben burdayım. Güneş  varsa bulutlar da var.“Ve gerçekten bir bakmışın, bulutlar geri geldi. Tek boynuzlu güneşe teşekkür edecekti, ama bir bakmışın  kayıp olup gittdi.

Kaynak:

Inkayaköy Balıkesir, Göçmen Anne Gülşen Kitzel

Deutsch

Es war einmal ein Einhorn, das es liebte auf den Wolken zu springen.Die Wolken begannen langsam zu verschwinden und das Einhorn begann zu weinen: “ Oh Nein, worauf springe ich denn nur wenn die Wolken weg sind? Es gibt nichts mehr das mir Freude gibt.“Die Sonne erschien und fragte das Einhorn: „Warum weinst Du denn?““Die Wolken sind verschwunden, wo soll ich denn nur weiterhin drauf springen?“Die Sonne lachte und sprach: „Siehst Du nicht das ich hier bin? Wo die Sonne ist, sind auch die Wolken.“ Die Wolken kamen tatsächlich kurz danach wieder. Das Einhorn wollte sich gerade bedanken, doch sie war bereits weg.

Tagged:

LEAVE A RESPONSE

Related Posts